ORTODONTİK TEDAVİ SONRASI DİŞLER NEDEN ESKİ HALLERİNE DÖNMEYE ÇALIŞIR? -- NİSAN 2021

Ortodontik tedavi sonrası dişleri korumak için kullanılan Hawley apareyinin mucidi Dr. Hawley’nin ünlü bir lafı vardır. “Tedaviyi bitirdikten sonra, başka bir doktorun dişleri kontrol edeceğini ve o hastadan sorumlu olacağını bilsem, o hastadan kazandığım paranın yarısını ona verirdim.” Pekiştirme tedavisi ortodontik tedavilerin aşil tendonudur. Bir masada 10 ortodontist toplansa, hepsinin tedavi için izlediği yol aynı olabilir, ancak çoğunun pekiştirme protokolü farklıdır. Ne yazık ki ortodontik tedavi sonrası %100 koruma diye bir şey olmamaktadır. Aşağıda bunun sebeplerinden bahsettik.   Ortodontik tedavilerden sonra dişlerin tekrar eski pozisyonuna doğru dönmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bunlara sebep olan faktörleri aşağıda sıraladık:
  • Yumuşak dokuların etkisi
  • Sert dokuların etkisi
  • Periodontal lif ve fiberlerin etkisi
  • Ortodontik tedavi sırasında yapılan diş hareketleri ve miktarları
  • Kötü alışkanlıklar
  • Pekiştirme yöntem ve metodu
  Yumuşak dokuların etkisi: Dişlerimizle günde 24 saat temas halinde olan iki dokumuz var; diller ve yanaklar. Dişler; dil ve yanak/dudak kasları arasında oluşan karşılıklı bir baskının sonunda pozisyonlarını alırlar. Eğer bir çeneyi çok genişletirseniz, yanakların dişlere yaptığı baskı artabilir ve uzun vadede dişlerde tekrardan eskiye doğru dönme görülebilir. Dili çok büyük hastalarda ise tam tersi dil baskısı daha fazla olacağından dikkat etmek gerekir. Dili büyük olan hastalarda daha çok dişler aralıklı olur. Ortodontik tedavi ile diş aralıkları kapatılır ancak dilin baskısından dolayı tekrar açılmaya meyillidirler. Bu hastalardan normalde kanin-kanin diş arası uygulanan koruyucu teller bu sefer 1. küçük azı – 1. küçük azı diş arasına yapılmakta ve şeffaf koruyucu plaklarını 1-2 sene geceleri de takmaları istenir. Ortodontistin görevi, tedaviyi yapar ve planlarken hastanın yumuşak dokularını da dikkate almak ve abartı hareketlerden kaçınmaktır.   Sert dokuların etkisi: Sert dokuların etkisini bu yukarıda saydığımız maddeler içinde en hafifi olarak görebiliriz. Ancak yıllar içinde kemik seviyelerinin yatay olarak azaldığı bilinen bir gerçek. Bu sebepten dolayı dişlerin tutunacağı kemik seviyesi azalınca dişler daha rahat hareket edebiliyor bu hareketler de çoğu zaman istenmeyen hareketler oluyor.   Alt keser dişlerin bulunduğu bölgedeki kemiğin kalınlığı da dişlerin yeni pozisyonlarında kalması için önemli bir etken. Kemik kalınlığı ne kadar fazla ise kalıcılık o kadar fazla oluyor.   Periodontal lif ve fiberlerin etkisi: Dişlerin kök kısmında, komşu dişlere kemiğe, periodonsiyuma bağlandığı 12 çeşit farklı lif bulunmaktadır. Reitan tarafından yapılan çalışmalarda, dişleri kemiğe ve komşu dişlere bağlayan ligamentler ve fiberlerin olduğu ve ortodontik tedavi sırasında gerildiklerini ortaya koymuştur. 232 gün sonunda en alt ve orta kısımdaki fiberlerin toparlandığı görülmüşken, en üst kısımdaki fiberlerin daha az organize olduğu belirtilmiştir. Yapılması gereken, pekiştirme tedavisi için kullanılan yöntemin (dişlerin arkasına sabit tel ya da şeffaf plak kullanımı) en az bir sene boyunca kullanılması olmaktadır. Bizim protokolümüz ise ömür boyu arkadaki telin kalması yönünde.   Ortodontik tedavi sırasında yapılan diş hareketleri ve miktarları:   Ortodontik tedavilerde yapılan diş hareketlerine göre de relaps görülebilir. Diş çekimi yapılmayan ve alt çenede 7-8 mm’den fazla olan sıkışıklıklarda dişler daha ileriye doğru yatık olarak dizilecekler ve bu da ileride keser dişlerin relapsına yol açacaktır. Bunun dışında yine çekimsiz tedavilerde kanin – kanin diş arası 1 – 1.5 mm genişleyecektir. Bu da ortodonti dünyasında en fazla relaps görülen harekettir.   Çok fazla döndürme (rotasyon) hareketi olan dişlerde relaps çok sık görülen bir harekettir. Bu sebeple ortodontistler %20 civarı geri dönmeyi göze alarak %20 istenilenden fazla döndürme hareketi uygulayabilir. Buna “overcorrection” denmektedir.   Kötü alışkanlıklar: 1950’de Straub, yutkunurken dilin araya girmesinin ön açık kapanışa yol açtığını açıklaması heyecanla karşılanmıştı. 1975’te ise Proffitt ve Mason dilin konumunun, yutkunurken ki baskısından daha önemli olduğunu belirtti. Geçen yıllar içinde, dişleri hareket ettiren faktörlerden sürenin, kuvvetten daha önemli olduğu görüldü. Yani günde 10 saat boyunca dişinizi dilinizle 50 gr kuvvet ile ittirmek, günde 1 saat boyunca 500 gr kuvvetle ittirmekten çok daha fazla bozabilir. Parmek emme gibi kötü alışkanlıklar dişlerin tekrardan bozulmaları ve eski haline dönmeleri konusunda önemli bir etkiye sahiptir. Yapılan kötü alışkanlığın süresi, yoğunluğu ve türü dişlerin geri dönme miktarını belirler. Kalem ısırma, tırnak yeme gibi hareketler uzun vadede, arkada sabit bir teliniz olsa bile dişlerinizi büyük ihtimalle bozacaktır.   Pekiştirme yöntem ve metodu: Ortodontik tedavi sonrasında hekimler, dişlerin yeni pozisyonlarında kalıcı olması için farklı yollar izlerler. Dişlerin arkasına sabit bir tel yapıştırabilir, veya hastalardan belirli bir süre şeffaf plak kullanmalarını isteyebilirler.   İzlenilen bu yol sonucunda dişlerin kalıcılığı uzun süre korunabilir. Ancak hastaların dikkat etmesi gereken kurallar vardır ve bunlara uyulmaması durumunda diş bozuklukları tekrardan görülebilir.     Ortodonistlerin amacı, güzel ve işleyen bir çene yapısı elde etmek dışında onun korunmasıdır da. Günümüz teknolojisi ile zorlanılsa da pekiştirme tedavisinin doğru ve etkili uygulanması ile dişler istenildiği gibi korunabilmektedir.   “Site içeriğinde bulunan bilgiler bilgilendirmek içindir, bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.”
Randevu Talebi