

Resim1: Ortodontinin kurucuları arasında gösterilen Edward H. Angle
Calvin Case ise genetiğin diş ve çene yapısında önemli bir faktör olduğunu ve problemlerin olduğu bir çene/diş yapısında diş çekimiyle daha ideal bir kas/fonksiyon yapısının sağlanabileceğini belirtmiştir. Angle’ın görüşlerini cahilce bulan Calvin Case daha çok Pangenesis denen, kalıtımsal özelliklerin babadan geçtiğine inanılan bir teoriye inanıyordu. 1920’de genetikçiler bu teorinin gerçekdışı olduğunu vurguladılar ve anneden de kalıtımın geçtiğini kanıtladılar. Calvin Case’in bir başka inandığı teori olan atavizm, genlerin en eski atalardan bile geldiğine inanan bir teoriydi. Amerika’da 1930’lara kadar genel bir görüş diş yapısındaki bozuklukların “daha alt ırktan biriyle gen havuzunun karışmasından” kaynaklandığı idi. Irkçılığın arttığı yıllarda bu görüşte ırkçılıktan beslenerek yaygınlaştı.
Resim 2: Calvin Case
“Daha alt ırktan biri” cümlesi ile ırkçı, yanlış ve kibirli görüşler ortaya konulsada, olaya daha bilimsel açıdan yaklaşan biyolog Daniel Liebermann, kitabı “The Story of the Human Body” de 65.000 yıl önce yaşayan insanların diş yapısı ve dizilimlerinin günümüz Hollywood yıldızlarınınkiyle benzer olduğunu vurgulamaktadır. Bunun sebebi olarak ise hem eskiden yaşayan insanların daha geniş çeneye ve daha büyük dişlere sahip olduğu; hem de aynı gen havuzuna sahip olan insanların birbirleri ile üremesi gösterilebilir.
Resim3: Binlerce yıl önceki insanların dişleri ve kapanış dizilimi
İlerleyen yıllarda genetiğin varlığı kabul edilmişti ve böylece tartışmaların odağı çevresel ve davranışsal faktörlere döndü. 1930’larda Almanya’dan bir ortodontist tek yumurta ikizlerinde davranışsal ve çevresel faktörleri inceledi. Bu furya, 1950’lere kadar sürdü ve ikizler üzerinde çalışmalar yoğunlaştı. Bu çalışmaların sonunda genetik faktörlerin birincil öneme sahip olduğu, çevresel ve davranışsal faktörlerinde ikincil öneme sahip olduğu belirlendi. 1970’lerde bazı ortodontistlerin genetiği bilmenin klinik ortodontiye hiçbir yarar getirmediğini belirtmesiyle genetiğe olan ilgi de azaldı. Günümüzde ise genetiğe olan ilgi tekrardan arttı. 2010 – 2014 yılları arasında sadece AJO-DO dergisinde yılda ortalama 5 makale yayınlanmaktadır. Teknolojinin de gelişmesi ile birlikte spesifik genlerle diş gelişimi, kök erimesi, eklem ağrıları ve iskeletsel gelişimi bağdaştırdılar. Şu an günümüzde genetik ve çevresel faktörler "yin yang" gibi birbiri içine girmiş ve hasta tedavi ve teşhislerinde eşit değerde ele alınmaktadır. Genetik dişlerde neleri etkiliyor?- İlerlemiş dişeti hastalarıkları
- Dişlerin boyutları ve büyüklükleri
- Çene büyüklükleri
- Diş Çürükleri
- Ağız içi ve ağız bölgesi kanserleri
- Anormal diş şekilleri
- Fazladan dişler
- Diş eksiklikleri vs.
- Kapanışlar

Resim : Sınıf II Divizyon 1 Kapanış
Sınıf II Div. 2 Kapanış 1992 de yapılan çalışmada tek yumurta ikizlerinin %100’ünde aynı problemin görüldüğü; çift yumurta ikizlerinde ise %90 farklı çene yapıları olduğu görülmüştür. Treacle adlı genin mutasyonundan dolayı olabileceği düşünülmektedir. Graber, Hotz ve Markovic gibi isimler genetiğin çok etken olduğunu düşünürken, Ballard gibi isimler çevresel faktörlerin etkili olduğunu, Lauweryns ise çiğneme kasları ile ilgili olduğunu savunmuştur.
Resim: Sınıf II Divizyon 2 Kapanış
Sınıf III Kapanış Genetiğin en çok etkili olduğu çene yapılarından biridir. Tek yumurta ikizlerinde beraber görülme olasılığı çift yumurta ikizlerine göre 6 kat daha fazladır. Polijenik kalıtımdan olduğu bilinmektedir.
Resim : Sınıf III Kapanış
Gelecekte genetik - ortodonti ilişkisi nasıl olacak? Human Genome Project’in tamamlanması ile gen konusunda daha fazla fikre sahip olunca, ortodontinin de “kişiselleşmesi” gerektiği görüşü daha fazla hakim olmaya başladı. İlerleyen yıllarda tedavi görmek için gelen hastanın hangi genlerinin problemi yarattığı ve çözümü için kişiye özel ne gibi tedavilerin uygulanabileceğini bileceğiz. Ayrıca ilerleyen yıllarda ortodontistler tükürükten alınan örneklerle hangi gen yapılarının tedaviyi negatif/pozitif etkileyebileceğini görebilme şansına sahip olacaklar. “Site içeriğinde bulunan bilgiler bilgilendirmek içindir, bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.”